Alman Çeşmesi, İstanbul'daki Sultanahmet Meydanı'nda, Sultan I. Ahmed Türbesi'nin karşısında yer alan çeşme. Alman İmparatoru II. Wilhelm'in sultana ve İstanbul'a hediyesidir. Almanya'da yapılıp 1901'de İstanbul’daki yerine monte edilmiştir. Neo-Bizanten üslübunda bir çeşmedir; içerden altın mozaikle süslüdür. Alman Çeşmesi, Türkiye'ye üç kez gelen imparatorun 1898'de istanbul’a
ikinci kez gelişinin anısına ithaf edilmiştir. İlk gelişinde 1889
Osmanlı ordusuna Alman tüfeklerinin satışını sağlayan II. Wilhelm,
ikinci İstanbul ziyaretinde İstanbul-Bağdat Demiryolunun Alman
firmalarına verilmesi vaadini almıştı. Bu ziyaretin anısına Alman
hükümeti tarafından yaptırılan çeşme, imparatorun bir deseninden yola
çıkarak düzenlenmiştir.
Çeşmenin planlarını Kaiser’in özel danışmanı Mimar Spitta çizmiş,
yapımını Mimar Schoele üstlenmiştir. Ayrıca Alman mimar Carlitzik’le
İtalyan Mimar Joseph Antony de bu projede çalışmışlardır. Alman hükümeti
önce hipodrom alanını düzenlemiş, meydanın ağaçlandırılması yapıldıktan
sonra Almanya’da hazırlanan çeşme buradaki temeller üzerine
oturtulmuştur. Mermerleri ile değerli taşları Almanya’da işlenmiş ve
parçalar halinde gemi ile İstanbul’a getirilmiştir. Yapımına 1899'da başlanan çeşmenin 1 Eylül 1900'de, Sultan II. Abdülhamid'in
25. cülüs törenine yetiştirilmesi planlanmıştı. Ancak çeşmenin inşası
bu tarihe yetişmeyince. II. Wilhelm’in doğum günü olan 27 Ocak 1901'de
görkemli bir tören ile çeşmenin açılışı gerçekleşmiştir.
Alman çeşmesi, ne heykelli Avrupa çeşmelerine ne de Osmanlı meydan
çeşmelerine benzer. Yüksek bir taban üzerine oturtulmuş, sekizgen planlı
bir yapıdır. Su haznesinin üzerinde sekiz sütunun taşıdığı bir kubbe
yer alır. Sütunları birbirine bağlayn kemerlerin üzerindeki pandiflerde
birer madalyon bulunur. Dördünün içinde yeşil zemine II. Abdülhamid
tuğrası, diğer dördünün içinde Prusya mavisi üzerine II. Wilhelm’in
simgesi olna "W harfi" altında II sayısı konulmuştur. Koyu yeşil renkte kolonların taşıdığı görkemli bir kubbe ile örtülü çeşmenin tunç kitabesinde Almanca
olarak “Alman Kaiser’i Wilhelm II 1898 yılı sonbaharında Osmanlıların
hükümdarı haşmetlü Abdülhamid II nezdinde ziyaretinin şükran hatırası
olarak bu çeşmeyi yaptırdı” yazmaktadır.
Çeşmede bir de Osmanlıca kitabe
vardır. Bu kitabede Osmanlı Seraskerlik Dairesi’nden, aynı zamanda
edebiyatçı olan Ahmet Muhtar Paşa’nın beyiti sülüs yazıyla İzzet Efendi
tarafından yazılmıştır: Hazreti Abdülhamid Hanın muhibbi halisi
Ziveri eklili haşmet, kayser alitebir
Ya’ni alman imparatoru, hükümdarı güzi
Hazreti Wilhelmi Sani, kamuranı nizigar
Padişahı ali Osmani ziyaret kasdidüb
Mahdemiyle eyledi İstanbulu pirayedar
Bu mülakatı muhabbet perveri tezkar içün
Eyledi bu çeşmesarı saha piray-i karar
Sübesü cari olan abı safa teşkil eder
Abi safii müsafata misali abdar
Vakfa giri hayret eyler çeşmi ehli dikkati
Tarzi inşaasındaki hissi bedii zernigar
Rükni ak’vai hayatoldukça abi canfeza
Payidar olsun bu te’sisi muhabbet üstüyar
Bi bedel tarihi caridir lisanı luleden
Oldu bu çeşme mülakate ne dicu yadigar (1316)
The German Fountain (Turkish: Alman Çeşmesi) is a gazebo styled fountain in the northern end of old hippodrome (Sultanahmet Square), Istanbul, Turkey and across from the Mausoleum of Sultan Ahmed I. It was constructed to commemorate the second anniversary of German Emperor Wilhelm II's
visit to Istanbul in 1898. It was built in Germany, then transported
piece by piece and assembled in its current site in 1900. The neo-Byzantine style fountain's octagonal dome has eight marble columns, and dome's interior is covered with golden mosaics.
The idea of Great Palace of Constantinople's Empire Lodge (Kathisma)
being on the site of the German Fountain's, conflicts with the view
that Carceres Gates of Hippodrome was found on the site of the fountain
however, the hypothesis of Carceres Gates being on the site enforces the
view that Quadriga of Lysippos was used to stand on the site of the German Fountain
During his reign as German Emperor and King of Prussia, Wilhelm II visited several European and Eastern countries. His trip started in Istanbul, Ottoman Empire on October 18, 1898 during the reign of Abdülhamid II. According to Peter Hopkirk, the visit to Ottoman Empire was an ego trip and also had long-term motivations:
The Emperor's primary motivation for visiting was to construct the
Baghdad Railway, which would run from Berlin to the Persian Gulf, and
would further connect to British India through Persia. This railway could provide a short and quick route from Europe to Asia, and could carry German exports, troops and artillery.
At the time, the Ottoman Empire could not afford such a railway, and
Abdülhamid II was grateful to Wilhelm's offer, but was suspicious over
the German motives.
Abdülhamid II's secret service believed that German archeologists in
the Emperor's retinue were in fact geologists with designs on the oil
wealth of the Ottoman empire. Later, the secret service uncovered a
German report, which noted that the oilfields in Mosul, northern
Mesopotamia were richer than that in the Caucuses
In his first visit, Wilhelm secured the sale of German-made rifles to
Ottoman Army, and in his second visit he secured a promise for German
companies to construct the Istanbul-Baghdad railway. The German Government constructed the German Fountain for Wilhelm II and Empress Augusta's 1898 Istanbul visit.
According to Afife Batur, the fountain's plans were drawn by architect
Spitta and constructed by architect Schoele, also German architect
Carlitzik and Italian architect Joseph Anthony worked on this project
According to the Ottoman inscription, the fountain's construction started in the Hejira 1319 (1898–1899),
although inauguration of fountain was planned to take place on
September 1, 1900 - the 25th anniversary of Abdülhamid II's ascension to
the throne. Construction, however, could not finish at the planned time
and it was instead inaugurated on January 27, 1901 which was Wilhelm
II's birthdate. Marble, stone and gem parts of the fountain were constructed in Germany and transported piece by piece to Istanbul by ships.
Origin Wikipedia ....
Post a Comment